
Safranbolu tarihini, konaklarını, müzelerini ve hikayelerini sakin sakin keşfettikten sonra sıra aksiyona geldi. Safranbolu turumuzun ikinci günü, bol tırmanışlı, bol merdivenli ve doğanın izinde geçti…
Tokatlı Kanyonu, İncekaya Su Kemeri ve Cam Teras
Doğa harikası olan Tokatlı Kanyonu’na önce bir tepeden bakmak lazım. Kanyonun tepesine kondurulan cam seyir terası,ayaklarımızın altındaki onlarca metrelik uçurum ve her adımda olan sarsıntılarıyla başta aksiyon filmlerindeki sahneleri anımsatsa da; manzaraya kapılıp gidince tüm korkuları unutturdu. Yaşadığımız adeta görsel bir şölendi…
Terastan çıkıp ayağımız toprağa değince, daha güvenli adımlarla kanyonun içine doğru salına salına yürüyerek ilerlerik. İlk olarak bizi bölgelenin simgelerinden biri olan İncekaya Su Kemeri karşıladı. Tüm heybetiyle köşesine kurulmuş, fotoğrafını çekmemiz için poz veriyordu sanki…
Tokatlı Kanyonu, şimdiye kadar gittiğimiz yürüyüş parkurları arasında en keyiflilerinden biriydi. Ahşap merdivenlerden inerken, doğanın nefesi, kuşların cıvıltısı bize eşlik ediyordu. Her köşesinde ayrı güzelliğı saklamış olan Tokatlı Konyonu, her köşe başında bize bu güzellikleri bir bir ikram ederken biz de parkuru sonlandırıp metrelerce aşağı inmiştik.
Yolun sonunda yeşilin en güzel tonları, şırıl şırıl akan şelaleler, oturup dinlenebileceğimiz köşeler ile huzurun en doruk noktasını sundu.
(Dönüşte tüm parkuru ters istikamette yürümenin ve yüzlerce merdiveni çıkmanın bizi biraz zorladığını itiraf etmeliyiz 🙂
Bulak (Mencilis) Mağarası
Safranbolu’da bizi en çok yoran ama en unutulmaz yerlerden biri Bulak mağarasıydı. Arabayı aşağıda bırakıp önce bir süre tepeye yürüdük. Sonrasında rota daha da dikleşti, son 150 metresinde ise dimdik merdivenleri tırmandık. Yolun yarısında pes edip geri dönenlere, nefes nefese kalıp mağarayı görmekten vazgeçenlere rastladık. Biz de çok yorulmuştuk ama içimizdeki kaşif, ruhumuza son bir enerji yükledi ve mağaraya varmayı başardık.
Sonrası ise gerçekten büyüleyici. 3 milyon yıl önce oluşmaya başlayan Bulak Mağarası’nda gezmek çok heyecan verici bir deneyimdi. Sarkıt ve dikitleri, sarı, kırmızı renklerin iç içe geçtiği taşları ve içindeki su kaynaklarıyla olağanüstü bir güzelliğe sahip olan mağara hafızalarımızın en derinine kazındı.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.